Finliler Gevezelik Etmeden Nasıl Yaşayabiliyorlar?
Finliler araştırmaya göre, insanların çeneleri pek bir kıymetliymiş. Yani boş konuşmayı sevmiyorlarmış. Eğer konuşulacak bir konu yoksa sohbette orada sona erermiş. Pek çoğumuzun arayıp bulamadığı bir özellik sanırım.
Finliler boş konuşulmasından hoşlanmıyor!
Helsinki de tanıştığım biriyle hemen kaynaşmıştım ve bir yıl sonrada nikahına katılmak için tekrar Finlandiya’ya uçmuştum. Ona şöyle dedim: “Biz ne ara bu kadar çabuk arkadaş olduk?” Oda şöyle cevap vermişti: “Bir Finli asla boş laftan hoşlanmaz”
Finli arkadaşımın demek istediği aslında sohbet edilecek konu kalmadıysa, dedikodu yapmak yerine sohbet orada biter ve herkes kendi yoluna gider. Hatta bir atasözleri şöyle der: “Sessizlik altındır, konuşmak ise gümüş.”
Aslında dışarıda sosyal durumlarda iki arkadaşın kısa konuşmaları mümkün değildir. Finliler bu yüzden öteki kültürlere alışık değillerdir, daha doğrusu çok fazla yanaşmazlar. Sodankyla’da bir İngilizce eğitmeni Tiina Latvala, işinin bir kısmını öğrencilerini buluşturup kısa konuşmalar nasıl yapılır diye öğretiyor.
“Numaradan biri ile ilk defa bir yerde görüşmek için prova yaptık, diyor Latvala. “Tanımadığın biriyle kafe ya da otobüste görüşeceksiniz ve biraz laflayacaksınız. Beyaz tahtaya bazı koruyucu konular yazdık ki, öğrenciler buluştukları kişiyle zorlanmasınlar. Beyin fırtınası yaptık, öğrenciler buna genel olarak biraz zorlandılar.
Helsinki’de 18 yaşında Finli bir öğrenci diyor ki: “Televizyon ve filmlere teşekkürler (ki çoğunlukla İngilizce yayınlanıyor) zaten Fin tarzı iletişimiyle tanışıklığı var, hatta hala bir dizi “noktaya – nokta” tarzı ev ödevine katlanmak zorunda.
“Temel ve basit konuşma üzerinde duruyorlar” diye açıklıyor. “Cevaplar zaten orada duruyor, mesela: “İyiyim, sen nasılsın?; Annen nasıl? Sanki bilmiyormuşuz gibi konuşmanın içine girmek o kadar açık ki.. Sanki soruların doğru yanıtlarıymış gibi çok tuhaftı.
Fin toplumunun daha açık olmasını arzulayan bu öğrenci, yaptığı gülünç bir şeyi anlatıyor. Metro’da kitaplarını düşürüp kendine gülmek gibi, ve ekliyor: “Keşke yabancılarında yaptığım tuhaf şeye gülüp yada yorum yapıp bana katılabilselerdi, bilmediğiniz kişilerle bağ kurmak? Bu tür şeyler onlara öğretilmemiş.
“Finlilerin Kabusu” yazarı Karoliina Korhonen “Finlilerin kişisel alanlarına kıymet vermeleri hoşuma gidiyor, diyor. “Bir başka kişiyi tanımıyorsan neden onu rahatsız edeyim ki? Eğer karşındaki sana karşı açıksa ve sende ona katılmak istiyorsan o zaman bir şeyler olur. Fakat çoğu zaman insanlar kibarlar ve insanların arasına mesafe koyarlar.
Goodio marka çikolata şirketinde işletme görevlisi olan Jussi Salonen, iki yıl Los Angeles ‘de kalınca ABD’den kendi ülkesi için daha çok ithalat yapma arzusuna girmiş.
“Finlandiya’ya döndüğümde, kafe’den kahvemi alıp kimsenin bana bir şey söylememesine neredeyse güceniyordum.” Diyor. “Sadece, ‘Ne istersin?’ Bunu nasıl söyleyebiliyorsunuz? Bundan önce birşey sormak istemez misiniz? Ah evet, burası benim ülkem işte. Her şey bu yolla ilerliyor. ABD’de yaşarken ilk zaman ne kadarda zorlanmıştım. Ufak bir sohbet yada iletişimin bir zararı olacağını düşünmüyorum.”
Finliler birbirlerinin özeline saygı duyarken dünyanın geri kalanıyla tam ortada tanışabilmeleri umutlu bir düşünce. Evet belki insanlarla caddede konuşamazsınız, fakat şanslıysanız bazen yabancı biri birden arkadaşınız oluverir ve size her şeyi anlatır.