Insidious: The Last Key İncelemesi

Insidious: The Last Key İncelemesi

Her ne kadar izlemeyi geciktirmiş olsam da biliyorum ki henüz izlememiş olanınız ya da acaba izlesem mi diyeniniz olabilir. O yüzden senaryo nasıl,oyunculuklar yeterli miydi buyurun incelemeye :).

Öncelikle ülkemizde 12 Ocak 2018’de vizyona giren film Insidious 4 (Ruhlar Bölgesi) diye düşündürüyor olabilir ancak Insidious ile Insidious: Chapter 2 filmleri arasında geçmektedir.

Senaryo serinin önceki filmlerinde olduğu gibi Leigh Whannel’a ait. Yapımcıları ise yine Jason Blum, Oren Peli ve ortak yaratıcı James Wan’dır. Yönetmenliğini Adam Robitel üstlenmiştir.

IMDb; 5,7

Uyarı: Bu içerik spoiler içerir.

Insidious: The Last Key, önceki serilerde de tanıdığımız Elise’in ( Lin Shaye ) geçmişte yaşadıklarını gözler önüne sermektedir. Tucker ve Specs ikilisi ile paranormal olayları çözmeye çalışan Elise’in aslında küçük yaşarda aldığı derin yaraları bize gösteriyor. Babası tarafından şiddet gören Elise’nin  küçüklüğünden başlayan hikaye, ruhlarla iletişime geçmeye çalıştığı gençliğine kadar anlatılıyor.( Baya geçmişe götürüyor bizi!). Bu olayları tam unutmuşken bir gün aldığı bir telefonla bu kötü olayları yaşadığı eve gitmek durumunda kalıyor. Burada hem küçük kardeşinin kendisini affetmesi için uğraşacak hem de geçmişinde onu rahat bırakmayan kötü ruh ile mücadele etmek durumunda kalacaktır. Bu sırada ne ses efektleri var tam gerilmek üzeresiniz  hoop gerginlik gitti. ‘ Eee gerilecektik hani’ diyorsunuz. Tabi bahsettiğim birkaç sahne için geçerli.

Insidious: The Last Key, serinin bir önceki filmi olan Insidious: Chapter 3 gibi Elise’nin güçlerini ele aldığı ve karakterini tanıttığı bir film gibi olmuş. Aslında izleyenler için ne sıkılırım ne de aralıksız izlerim kıvamında olmuş. Ani korku konusunu biraz abartan filmlere denk geldiğimiz gibi bu filmde de başrolümüz odada ilerlerken çıt çıkmaz ve odanın sonunda bir anda gerilim müziği girer ancak gerileceğiniz hiçbir şey olmaz.

Hakkını yiyemem elbette beklemediğiniz anlarda ruhlar ön plana çıkabiliyor ve yine bazı sahnelerde bizi şaşırtmayı başarabiliyor. Filmin sonlarına doğru ‘vay arkadaş ‘ dediğim oldu.

Söylemeden geçemeyeceğim bir iki nokta var ; Elise’in  gücü neye bağlı bu kötü ruhun anahtarlarla olan ilişkisi nedir,neyden çıkmıştır anlaşılmamaktadır hatta havada kalmıştır. Diğer bir hususta Specs ve Tucker’ın yapmış olduğu hatta yapmaya çalıştıkları kötü espriler. Senarist o kadar güzel yazmış ki önceki filmlerde olmadığı gibi bu filmde ikiliye gıcık oldum :).

Toparlayacak olursak serinin ilk iki filmi tek kelimeyle muazzamken serinin üçüncü filmi hafızamda yer etmemişti maalesef. Insidious: The Last Key ise oyunculuk ve gerilim anlamında beklenilenin bir tık altında kalmıştı.

*Elbette bu benim düşüncem belki bana katılırsınız belki de çok beğenirsiniz. 🙂 İyi Seyirler.

Sedalizm

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir