Hiçbir Soygun Ekibi Bu Kadar Sevilmedi: La Casa De Papel!
Son zamanlarda tüm yabancı dizileri sollayıp geldi gündeme oturdu. Herkesin birbirine tavsiye edeceği diziler sırasında ilk sıraya gelip yerleşti. Hatta öyle ki “ben popüler kültür sevmiyorum ya, izlemeyeceğim” diyenler bile diziye yenik düşüp izledikten sonra tüm söylediklerini yutuyor! Aranızda hala izlemeyenler varsa size spoiler vermeden biraz La Casa De Papel öveceğiz izninizle.
Dizi; neredeyse tamamının sicili kabarık olan suçlular ile bu zamana kadar hiçbir suça bulaşmamış ve tertemiz sicile sahip nam-ı diğer “profesör”ün içinde olduğu grubun planladığı ve gerçekleştirmeye çalıştığı darphane soygunundan ve bu süreçteki olaylar silsilesinden oluşuyor.
Peki diziyi bu kadar özel ya da sürükleyici kılan ne?
Çünkü dizide bir sonraki hamleyi asla tahmin edemiyorsunuz ve sakince ilerlerken olaylar 5 dakika sonra karışıp aşırı heyecanlı hale gelebiliyor. Dizideki hiçbir karakterin kim olduğunu hemen bilmiyorsunuz ve neredeyse her bir bölümde bir karakteri tanıyoruz. Dizide aşk da var, entrika da, romantizm de var kan da. Psikolojik çözümlemeler ve hatta stockholm sendromu bile işleniyor. Dizinin alt teması biraz da siyasi göndermeler ve amaç içeriyor. Dizide suçluların taktığı salvador dali maskesi, kırmızı tulumlar, darphane soygunu olduğu halde kendi paralarını basmaları, “bella ciao” şarkısı ile sisteme karşı bu göndermeleri ufak ufak alabiliyoruz izlerken.
Bella ciao demişken -yani o meşhur çav bella şarkısını- ve o meşhur profesör&berlin düetiyle bizi yükselten şarkıyı ve diğer diziye dair tüm enfes şarkıları aşağıdaki spotify linkinden dinleyebilirsiniz.
https://open.spotify.com/user/hectoru29/playlist/5IjBZm8IGrYtuYZuJ82nbN?si=uWkFY9vLSYK7-MntOouRbw
Dizide hiçbir karakter arasında ayrım yapamamanız da her bir karakterin kendine özgü farklılığı olmasından kaynaklanıyor.
Şizofrenik belirtiler gösteren asi prenses ve seksi vücuduyla kendine özgü güzelliğiyle izleyenleri hem kendinden nefret ettiren ama bir yandan da sevdiren Tokyo:
Tokyo demişken en az sevilen ve gereksiz karakter olduğu düşünülen çocuksu ve çok aşık 6 yaşından beri kod yazan bilgisayar dahisi Rio:
Ara ara Rio ve Tokyo’nun duygularını katarak yaptığı hatalara hepimiz sinirden saç baş da yolmadık değil tabi!
Sadakat ve masumiyetin ironik de olsa simgesi kuzenler, Oslo ve Helsinki:
güçlü ama anaç duygularıyla öne çıkan vicdanı ve eğlenceli olmasıyla favori karakterlerden Nairobi
Saf cehaleti simgeleyen saf, temiz kalbiyle Denver:
Babacan görünümü ile tüm hayatını oğluna adayan Moskow:
Sapyoseksüellerin aşkı, muhteşem zekasıyla hayalet Profesör:
Narsist karakteri ve tam bir Alman disiplinine sahip Berlin (aşığıyız!):
Dizinin Türkiye’den fanının ve izleyicisinin çok olduğunun tüm ekip farkında ki bize selamları var!
https://www.instagram.com/p/BeImt2vhC6C/
Biz de seni seviyoruz Berlin <3