İçimizi Isıtan Kalemiyle Bizden Biri: Mahir Ünsal Eriş
1980’de Çanakkale’de doğan Mahir Ünsal Eriş sağlam bir Gençlerbirliği taraftarı. Bandırma’da büyüdü ve öykülerinde de sık sık Bandırma tasvirlerini ön plana çıkararak, okurken bizi Bandırma’ya hayran bırakıyor Mahir Ünsal.
Arkeoloji okudu ama aslında çöpçü olmak istiyordu. Evet, doğru duydunuz. “Ne olacaksın?” sorusuna “Çöpçü” demesinin sebebini şu şekilde açıklıyor Eriş:
“Çünkü eskiden konteynırlı çöp arabaları yoktu. Damperli kamyonun kasasında bir adam dikilir, aşağıdakilerde yol kenarından aldıkları çöp poşetlerini o adama atarlardı. O adam olmayı çok görkemli bulurdum, olmak isterdim.”
Çeşitli dillerden kitaplar, makaleler ve öyküler çevirdi, -hala da çevirmektedir-. Tüm bunları yaparken yazma isteği galip geldi ve fazla cüretkar bulsa da bir blog açarak ufak ufak orada yazmaya başladı.Bunun akabinde Levent Cantek ile tanıştı. Levent Cantek önce yazılarına hayati dokunuşlar daha sonra da onun deyimiyle; “kitabın vücut bulmasında görünen ve görünmeyen katkılar” yaptı. 2012 yılında “Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde” ile hayatlarımıza girdi. İyi ki de girdi!
Okuyanların Mahir Ünsal Eriş ile ilgili ilk aklına gelen şey; çok samimi ve içten bir anlatımının olduğu. Öyle ki okurken onunla birlikte kendinizi Bandırma’da ya da Erdek’te bir çay bahçesinde iki sevgilinin ayrılık konuşmasını izlerken bulursunuz. Onunla birlikte sever, onunla birlikte üzülür, ağlarsınız. Bazen de; “keşke gerçekten ben de böyle sevsem, sevilsem” dersiniz. Baya baya bizden biri işte Mahir Ünsal!
2013 yılında belli ki Yıldız Tilbe’den esinlenerek adını “Olduğu Kadar Güzeldik” koyduğu kitabı takip etti ilkini. Kitabın tanıtım bülteni çok iyi özetliyor okurken hissettiklerimizi;
“Mahir Ünsal Eriş, sokaktan gelen gürültüyü, bangır bangır Yıldız Tilbe dinleyen evleri resmediyor. Bi gevezeleşip bi susanları, “iyi olalım be ne olur” diyenleri, helallik isteyenleri anlatıyor. Olduğu Kadar Güzeldik, gazoza doğru çocuklaşan hikâyelerle çağlıyor, zamana dokunuyor. Eriş, hüzünlü mağlupların iyimser yazarı olmaya devam ediyor” (Tanıtım Bülteni-İletişim Yayınları).
“Olduğu Kadar Güzeldik” ile 60.Sait Faik Abasıyanık Hikaye Armağanı‘nı kazanıyor ve ödülünü Doğan Hızlan’ın elinden alırken;
“İlk kitabım iki yıl önce çıkmıştı. İki yıldır gittiğim her yerde benim için ‘genç edebiyatçı’ dediler. Ben Cahit Sıtkı’nın hesabıyla yarıyı buldum. Artık genç sayılmam. Ama geçen yazın pırıl pırıl çocuklarının hiçbiri 30 yaşını bulmamıştı. Ben, bu onurlu ödülü onların anısıyla paylaşmak isterim.” cümlelerini kuruyor Mahir Ünsal.
2015 yılında Dünya Bu Kadar adlı, çoğumuzun okurken kafasını yakan ama sonunda kocaman yapbozu birleştirmişsin ve ortaya büyük resim çıkınca hayretler içerisinde hayran olmuşsun hissi yaratan romanıyla karşımıza çıktı.
Eh tabi içimizde; “e öyküleri okurken hayrandık ya şimdi romanı aynı hissi oluşturmazsa?” tedirginliği olsa da; alışılagelmiş romanların dışında yine sade, yalın ve sıcacık anlatımıyla aslında ufak ufak hikayeleri birbirine bağlayarak sonunda karşımıza ilmek ilmek işlediği karakter ve olay örgüsüyle çok kaliteli bir roman çıkarttığını görüyoruz Eriş’in. -Yalnız kitabı okumamış ve okuyacak olanlara şimdiden söyleyelim okurken karakterleri not alabileceğiniz kağıt kaleminizi yanınızda bulundurmayı ihmal etmeyin bizce.-
2016 yılında; Olduğu Kadar Güzeldik kitabındaki “Benim Adım Feridun” hikayesini bizim kadar o da sevmiş olacak ki öykü Çağan Irmak tarafından beyaz perdeye taşındı.
Akabinde; “Murat Başol”un da Benim Adım Feridun çizimleriyle tekrar kitap haline getirildi.
2017’nin Kasımında bizim okumayı sevdiğimiz kadar o da yazmayı sevmiş olacak ki 2.romanı “Öbürküler” ile aramıza geri dönüş yaptı bizi çok bekletmeden Eriş. “Uykuları kaçıran, basamakları gıcırdatarak tırmanan misafirlerin ürkütücü romanı” diye tanıtılan kitabında bize, 60’lı yılların komşuluğunu, darbeyi, göçleri hatırlatarak hem yüzümüzü gülümsetiyor hem de hüzünlendiriyor.
Her kitabını bitirdiğinizde “keşke tüm hepsini okumamış olsaydım” diye hayıflandığımız Mahir Ünsal’ın yeni kitabını daha epey bir bekleyeceğiz gibi, çünkü kendisi bu sıralar babalık mesleğiyle meşgul olmaktan ötürü çok mutlu gibi gözüküyor 🙂
PigmeLaf ailesi olarak Mahir&Oylum çiftini tebrik eder, bebişe de sağlıklı uzun ömürler dileriz!