İstanbullu Gelin: Kırmızı Balonların Halledemeyeceği Üzüntü Yok-muş

İstanbullu Gelin: Kırmızı Balonların Halledemeyeceği Üzüntü Yok-muş

İstanbullu Gelin 42.bölümünde tam olarak şöyle bir replik geçti: “Balonların halledemeyeceği üzüntü yokmuş.” Özellikle de Süreyya’nın en sevdiği olan “kırmızı balonların”. Bir insanı mutlu etmek bu kadar kolay aslında. İstanbullu Gelin’i 42 bölümdür aralıksız izliyoruz ve istisnasız her bölümde farklı bir ‘ders’le kalbimize dokunuyor. Belki de bu yüzden çok seviyoruz, bu yüzden farklı tutuyoruz yerini. Neyse, şöyle bir özetimsi gibi bir şey yapalım…

 

Fotoğrafın güzelliği karşısında ağlıyorum…

 

1- Adem’den Büyük Adım

 

 

Geçen bölümümüz hatırladığınız gibi Adem’in kazasıyla son bulmuştu. Kaza Adem’e fiziksel bir hasar vermese de psikolojik olarak zaten kötüyken daha da beter bir hale soktu. Bu seferde aklındaki intihar düşüncesi bizi korkuttu açıkçası. Dilara’yı yanında istemedi. Ama psikoloğu İdil Hanım’ın da söylediği gibi “İstemedi mi? Yoksa utandığı için mi istemedi?” sorusunda Dilara’da olduğu gibi bizde de sorulara yol açtı. Sonrasında hastane odasında uzun bir seans gerçekleştirdiler Adem ile birlikte. Adem her şeyin kolayına kaçarak bu seferde babası yerine annesinden nefret etmeye başlayarak nefret kotasını doldurdu evet ama zamanını neden nefretle harcayasın ki? Zaten zor bir hayat geçirmişken bu seferde babanın seni aslında istediği haberiyle biraz mutlu olamaz mısın Adem? Dilara senin için meraktan ölüyor ve çok seviyor. Neyse ki bunun farkına İdil Hanım sayesinde vardın ve bölüm sonuna doğru Dilara’ya ‘Benden Vazgeçme’ diyerek barışalım çağrısında bulundun. Çift olarak sizden pek haz etmesem de yine de çift olun birlikte olun en azından birlikteyken mutlu olun…

 

2- Çifte Kumrular

 

 

Süreyya Gelin’i ne kadar da kaynanası Esma Sultan’a küs olsa da onu düşünmeden edemiyor biliyorsunuz. Geçen bölüm açık çekini Esma Sultan için kullanmıştı üstüne bu bölümde hiç haz etmediği Burcu’yu ikna ederek Esma’yı Garip’in yanına yollattı. Kız Esma ne kadar düşünceli bir gelinin var senin böyle. Önceki bölümlerde dediğin şeyleri hatırlayıp kahroluyor musun acaba bak merak ediyorum. Neyse, çifte kumrularımızı kavuşturduk. Esma Sultan, sultanlığı bir kenara bırakıp mutfağa girip sevdiğine kekik çayı hazırladı. Alışveriş planları yaptı, üzerine iskambil kağıtlarını çıkartıp oyun oynamaya da başladılar. Kaç yaşında olursan ol yanında sevdiğin olduktan sonra en saçma şeyler bile güzel geliyor insana ama değil mi? Hele ki çok uzun bir aradan sonra kavuştuysan… Aman ağzınızın tadı bozulmasın Esma Hanım…

 

 

3- Şapşik ve Bebişim Çifti

 

 

Dizinin en enerjik en deli dolu çiftine geldi sıra. Aksiyon dolu sevgililik döneminden sonra ‘cool’ bir gelin ve damat olmayı hedeflemişlerdi ama diğerlerinde olduğu gibi bunu da aksiyonsuz atlatamadılar. Cool bir şekilde EVET diyecez diye çıkıp nikah masasında birbirlerine methiyeler düzen bir çift, Akif ve Senem. Valla ama kim ne derse desin çok da tatlılar. Aşklarının mimarı Süreyya&Faruk çiftini konuşmaların da es geçmeyerek büyük bir jest yaptılar. Her şey iyi hoş güzel sıkıntısız nikah bitti derken, balayını unutmuştuk. Sorunsuz yaşamları onlar kadar bizi de meraklandırdı doğrusu. Romantik Şapşik Akif’in havuz başında sürpriz yemeği ve tangosuyla muhteşem bir balayı akşamı yaşıyorlarkeeeeen….Senem’in havuzun dibini boylaması bir oldu. Onu kurtarayım derken Akif’in kravatının havuzun gider yerine takılması, garsonların gelip kurtarması falan derken hem güldük hem de içimiz ferahladı. Çünkü Akif ve Senem çifti aksiyonsuz bir gün geçiremez. Oh be tamamdır bir şey yok iyiler ?

 

4- Osmanım…

 

 

Ah Osmanım ah… Osman’ın düştüğü durum o kadar içimi acıttı ki anlatamam. Aslında olayın başına dönersek durum şöyle başladı. Esma’yı Garip’in yanına yollamak için Burcu’yla konuşan Süreyya’yı Osman’ın uzaktan izleyip gülümsemesi… Böyle söyleyince bu mu yani dediniz değil mi, valla cidden bu. Bu durum yüzünden çıkan ama aslında uzun zamandır içinde biriken durumlar. En sonunda alkolün etkisiyle içindekileri -her anlamda- dışarı çıkartan Burcu patladı. Osman’ın sürekli kendisiyle Süreyya’yı kıyasladığını, Süreyya’ya benzemeye çalışmaktan yorulduğunu ve benzeyemediği için Osman’ı hayal kırıklığına uğrattığını… Evet bunları dışa vurması iyi oldu çünkü yoksa nişan atacaklardı ( ki ben onu tercih ederdim ya neyse ) ama bunu Osman’la birlikte Faruk’un da hiç bilmesine gerek yoktu. ☹

 

 

 Faruk’un yıkılması, geceleri gözüne uyku girmemesi ama bunu Süreyya’ya söyleyememesi… Bir yanda Süreyya’sı bir yanda can kardeşi Osman’ı… Evet çok zor bir durum ama keşke yargılamadan önce Osman’a bir söz hakkı tanısaydın be Faruk… En naif kardeşin o senin. Ona hiç “benden de, Süreyya’dan da, bu evden de uzak dur” denir mi ya. Bu nasıl ağır bir cümle. Osman’ı çekip vursan emin ol daha az hasarla atlatırdınız bu durumu. Tamam kabul Osman aşık. Ama bu senden önceydi ve hiçbir zaman senle evlendikten sonra ‘Behlül’ gibi bir durum olmadı. Ve bence Osman’ın Süreyya’ya duyduğu sevgi sanki aşktan daha farklı… Biraz ütopik derecede bir hayal kahramanı, en sevdiği romanda bir baş karakter ya da iyilik meleği timsali bir insan… İsmine ne derseniz ama bu iki taraf açısından çok çok kötü oldu. Boran Konağını ciddi anlamda çok zor günler bekliyor…

5- İpek’in Son Çırpınışları

 

 

İpek’in çaresizlikle birlikte yaptığı şeylerin boyutu gitgide artmaya başladı. Esra’nın abisi Erhan’dan beklediği etkiyi göremeyince bu sefer Esra’yı abisiyle tehdit ederek püskürtme taktiği uygulamaya başladı. Sanırım başarılı da oldu. Esra, Fikret’le veda niteliğinde bir gece geçirdi ve ertesi günü Antalya’ya “Abimi bırakıp döneceğim.” Dedi ama dönmeyecek biliyoruz. Ama ben kalıp Fikret için İpek’le savaşmasını beklerdim. Gerçi İpek’te dostunun bile korkacağı bir tip. Bilemedim bakalım…

 

6- Kırmızı Balonlar

 

 

Kabus gören Emir’in yanına giremeyen Süreyya. Onun bu çaresizliğe koşan ise biricik kaynanası Esma Sultan. Sonrasında çok yorulmuş bahanesiyle Süreyya’nın Müzik Okuluna Emir’i getiren yine Esma Sultan. Birbirleriyle konuşmadan da çok güzel anlaşabiliyorlarmış aslında. Aralarındaki bağ çok sonradan oluştu ama sağlam oldu belli. Emir’in bateriyi çaldığında mutluluğu ve sonrasında annesine ihanet ettiğini düşünmesi Süreyya’nın canını yakmasıyla son buldu. Esma Sultan bu sefer kaynana gibi değil anne gibi sarıldı Süreyya’ya.

 

Benim için bölüm Boran Jet vakasıyla değil kırmızı balonlarla son buldu. Süreyya’nın da kendisi gibi yaralı bir kuş olduğunu ağladığında fark etti Emir. Kendisinin bir zamanlar en yakın arkadaşı olan Süreyya’yı hatırladı ve çok özlediğini fark etti onu öyle görünce. Tam bir babasının oğlu olarak Süreyya’nın kalbini balonlarla çaldı. Ama beni mest eden görüntü onların sarılmasını izlerken birbirine sarılan anne-oğul oldu. Soyadlarının ağırlığından kurtulmuş bir anne oğul…

 

 

Haftaya İstanbullu Gelin’in 43.bölüm analizimizde görüşmek üzere…

 

 

Sinem Sarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir