Dohgs (Köpuzlar): Eğer Bu Bir Oyunsa… Terk Et Bulunduğun Yeri

Dohgs (Köpuzlar): Eğer Bu Bir Oyunsa… Terk Et Bulunduğun Yeri

37. İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilen Köpuzlar, bir köle-efendi üzerinden ilerleyen gerilim-korku filmi.
İspanya’nın Galiçya eyaletinden gelen Andrés Goteira’nın bu ilk filmi, yazgı ve talih kavramları ile oynayan ve bunun yanı sıra kurban, suçlu ve tanık arasındaki çizgiler kesişirken çölün ortasında bir benzinci, ıssız bir otel odası ve insan doğasının en karanlık yerlerinden, en derin dehlizlerinden kaynaklanan feci olaylar meydana geliyor.

Kurban – Suçlu -Tanık üçlemesi

3 episodtan oluşan film (Bölüm 1: Taksi, Bölüm 2: Köpekler, Bölüm 3: Köpuzlar) her ne kadar ilk başta karışık gelsede aslında hepsinin birbiriyle bağlantılı olduğunu çözebiliyorsunuz.
Film çevremizde olup bitenlere karşı ne denli duyarsız ve bomboş bir izleyici konumunda olduğumuzu adeta bir tokat gibi çarpıyor yüzünüze. Öyleki izlerken çevrenize bakma ihtiyacı duymakla beraber asıl hedefin siz olduğunuzu biliyorsunuz. Ve siz toplumsal şiddettin içinde var olan kurban-suçluya karşı sadece olduğunuz ya da olmaya zorlandığınız bir tanıksınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

Eğer bu bir oyunsa… Terk et bulunduğun yeri (Kızma Birader)

Sahne-hayat üzerinden ilerleyen film, filmin sonuna kadar verdiği mesajlarla bizi aynı zamanda elimizde o gerçek hayatta yapmadığımız şeyleri yaptığımız ve bunu araçlar aracılığıyla yaptığımız şeylere yönlendiriyor. (belki de bir çoğunun yapmak isteyipte yapamadığı şeylere) Ne yazık ki zihnimde GTA gibi oyunlar beliriyor.
Elinize yönetebiliceğiniz bir araç verildiği an ne kadar da fütursuzca, acımasızca suçlu-kurban ilişkisini oynatabileceğiniz gerçeğini yüzünüze vuruyor. Ve kendi adıma söylemeliyim ki bu kadar huzursuz olduğumu hatırlamıyorum. O nedenle tabiki bir sinema salonunda izlemek daha farklı filmi. Keşke son seansına gitmeyip daha önce yazabilseydim…

 

 

 

 

 

 

 

Gerilmek mi? Fazlasıyla rahatsız edici!

Köpuzlar, festivalin bitmesine yakın yakaladığım ve büyük beklentilerle gittiğim bir filmdi. Konusuyla ve fragmanındaki gerilimiyle her ne kadar dikkatimi çekmiş olsada açıkcası bu kadar kasfetli, bu kadar geren ve rahatsız eden bir film beklemiyordum.
Henüz olayları anlamadan bile müzikleriyle rahatsız etmeye başlayan film sizi daima merkezde tutmayı başarıyor. Hatta öyle başarıyor ki filmin içinde olmaktan utanç duyuyorsunuz.
Filmi izlenecekler kısmına koymanızda yarar var…

Önümde iki seçenek var basmam gereken ise bir tuş: Öldür ya da Serbest Bırak

Bedista

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir