Yeni Bir Devir Başlıyor: Antroposen
Gezegenimizin yüzeyinde ani bir patlama meydana geldi ve bu mineral çeşitliliği patlamasıyla birlikte bir devir kapandı, yepyeni jeolojik bir devir açıldı. Bu devrin adı ise; ANTROPOSEN!
Antroposen’le ilgili en ilginç ayrıntı; bu devir eğer insanlar olmasaydı asla yaşanmayacaktı!
Carnegie Enstitüsü’ndeki takım üyesi Robert Hazen, 2017 yılında The Guardian gazetesine konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Yeni mineral sayısındaki bu yükseliş o kadar hızlı ki; Dünya’nın 4.5 milyar yıllık tarihiyle karşılaştırıldığında büyük bir kısmının son 200 yılda meydana geldiğini görüyoruz. Dünya tarihinde buna benzeyen başka bir olay yok. Göz açıp kapayıncaya kadar oldu. Bu adeta dev bir dalga ve biz sadece buz dağının tepe kısmını görüyoruz.”
2017 yılında yapılan bir araştırmada sanayi devrimi döneminde olağanüstü miktarda yeni mineralin ortaya çıktığı ve bu durumun Dünya’da eşi görülmemiş bir kristal çeşitliliğe yol açtığı gözler önüne serilmişti. Hatta bu olayın 2.3 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Oksitlenme Olayı’nı gölgede bıraktığı söylenmişti.
Hazen ve takımı, Uluslararası Mineraloji Birliği tarafından resmi olarak tanınan 5208 minerali inceledikten sonra insanların faaliyeti olmasaydı bu minerallerin 208 tanesinin olmayacağını keşfetti. Takımın söylediklerine göre; Dünya üzerindeki mineral çeşitliliği, Büyük Oksitlenme Olayı’nın yavaşlığıyla karşılaştırıldığı zaman, insanların son 250 yıldır “olağanüstü bir hız” ile tetiklemesiyle 1700’lerin ortasından beri daha önce hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde arttı.
Robert Hazen, New Scientist Dergisi’nden Chelsea Whyte’a şöyle diyor: “Televizyonlarda, insanların kullandığı tüm acayip fosforlar, mıktanıslar ve yüksek teknoloji ürünü maddeler bulunuyor. Bunları su ve oksijen ile birleştirdiğiniz zaman birçok acayip yeni madde bulmaya başlarsınız.”
Hazen ve Takımının bir diğer iddiası ise; diğer pek çok mineralin de daha önce hiç olmadığı kadar eski pil ve elektrikli aletlerle kaplı olan devasa atık çöplüklerde oluşuyor olabileceği.
İnsan faaliyetleri sonucu oluşan 208 mineralin büyük bir kısmı madencilik sayesinde meydana geldi. Bunlardan 6 tanesi kalhanelerin duvarlarında, 4 tanesi Avusturya’daki dağlardaki tarih öncesi kurban yakma bölgelerinde ve 3 tanesi jeotermal boru hattı sisteminde bulunmuştur.
Bu mineraller arasında antik Mısır’da bronzdan yapılan sanat eserleri üzerinde parlak mavi renkli bir kabuk şeklinde kristalleşmiş, nadir bir Bakır minerali olan kalkonatronit ile maden duvarlarında oluşan ve yeşil ve ya sarı renkte parlayan Uranyum bağlı bir mineral olan andersonit de yer alıyor.
Bronz renge sahip olan aburit ise 1185 yılında İngiltere’nin Cornwall kıyısında batan SS Cheerful gemisinin enkazında keşfedildi ve sadece geminin bakır külçe yükleri ile tuzlu su arasında meydana gelen kimyasal bir tepkime sebebiyle oluştu.
Uluslararası Mineraloji Birliği’ne göre mineralin “doğal bir şekilde” ortaya çıkması gerekiyor. Bu yüzden listenin içerisinde; mıknatıslarda, pillerde ve yapay değerli taşlarda oluşturulan, insanların tasarlayarak oluşturduğu yeni mineraller bulunmuyor.
Araştırmacılar bu muazzam çeşitliliğin Dünya tarihindeki en hızlı yeni mineral oluşumu olduğunu ve insanların neden olduğu yeni bir jeolojik dönemi (halen tartışılan Antroposen dönemi) gösteren bir işaret olduğunu söylüyorlar.
Robert Hazen, basına verdiği bir demeçte şunları söyledi: “2 milyar yıla göre 250 yılı hayal ettiğimiz zaman aradaki farkı göz açıp kapayana kadar geçen bir süre gibi algılamamız gerekiyor. Basit bir şekilde anlatacak olursak, eşi görülmemiş bir inorganik bileşen çeşitliliği döneminde yaşıyoruz. Aslında çok uzun zaman önce gerçekleşen Büyük Oksitlenme Olayı, Dünya tarihinde bir “nokta” ise Antroposen’in geniş ve hızlı jeolojik etkisi bir “ünlem işareti” olur.”
Antroposen için öne sürülen önceki görüşlerde ortaya atılan ise şuydu: İnsanların yaptığı nükleer denemelerin Dünya yüzeyinde yeni bir katman oluşturdu ve bu yüzden insanların 11 700 yıllık Holosen dönemini 1950 gibi erken bir tarihte sonlandırdı. Antroposen dönemi 1960 yıllarında başlamış olabilir. O zamanlar Avrupalıların Amerika kıtasına gelmesiyle atmosferdeki karbondioksit seviyesinde düşüş yaşandı. Bu bilgi ise Güney Kutbu’ndaki buzul çekirdeği kayıtlarında ele geçirildi.
Bu çalışma ise Hazen ve takımının “gezegen üzerindeki insan etkisi”ne dair sağlam bir kanıt niteliğinde.
Robert Hazen konuyla ilgili olarak The Guardian’dan Nicola Davis’e “Bence bu gerçekten Antroposen’in yeni bir jeolojik zaman dönemi olup olmadığına karar verme konusunda en önemli etmen; inanılmaz şekilde çeşitli ve güzel olan milyarlarca yıl boyunca devam eden bu maddeleri, kristalleri oluşturduk. Bunlar Dünya üzerinde sonsuza kadar kalacaklar. Bu özgün işaret katmanı bizim zamanımızı bizden önceki 4.5 milyar yıldaki diğer zamanlardan farklı kılıyor.” diyor.
Antroposen Dönemi resmi olarak henüz tanınmadı. Ancak bilim insanları, insanların gezegen üzerindeki etkisinin çok çarpıcı olduğunu ve bu etkinin Dünya’nın katmanlarından belirgin bir şekilde tayin edileceğini iddia ediyorlar.
Bu katmanlar, gezegenimizin geçmişindeki büyük jeolojik olayları gösteren, tortul şeklindeki kaya ve ya toprak tabakalarından meydana geliyor.
Robert Hazen ve takımı, Antroposen’in tanınıp tanınmayacağına dair son karar verecek olan grup olan Uluslararası Tarihsel Jeoloji Kurulu’nun bu yeni mineral patlamasını, yeni bir dönemin başlangıcını gösteren ciddi bir işaret olarak görmesi gerektiğini söylüyor.
Robert Hazen’in makalelerine buradan ulaşabilirsiniz.