The Simpsons Karakterlerinin Yaşlanmama Teorisi
1987’de The Tracey Ullman Show’un içinde kısa bir skeç bölümü olarak başlayıp 90’lar ve 2000’lerin en büyük popüler kültür ikonlarından birine dönüşen The Simpsons’ın neden hiç yaşlanmadığını düşündünüz mü?
Biz PigmeLaf.com Sosyal İçerik Platformu olarak bu konunun üzerine baya bir düşündük ve sonrasında böyle bir teorinin var olduğunu duyduk. Bu teorinin ne olduğunu merak ettiniz değil mi? Haydi gelin hep birlikte bu teoriyi inceleyelim…
Homer Simpson komada ve tam 20 yıldır öyleymiş ?
Nisan 1993 (Altı ay sonra) Olay şöyle vuku bulur: Bir Simpson klip şovu yayınlanır ve bu şovda Barts’ın Nisan eşek şakalarından biri kazara otomat makinesine sıkışan Homes’u hastanelik ederek komaya sokar.Şimdi bölüm, Homes’ın yürüyüp bize (şamatalı bir çekimle Barts’ı öksürerek)gösteriyor, fakat görülüyor ki bu çok yakın ve ani oluyor.
Homer’ın aslında komadan uyanmadığını öne sürüyorum. O hala vejetatif bir durumda ve her bir Simpsons bölümü sonunda Homer’ın hayalinde kalıyor.
Bu yüzden karakterler hiç yaşlanmıyor. Homer, Bart, Lisa ve Maggie’yi 10, 8 ve 1 yaşında olarak hatırlıyor, böylece hep bu şekilde onun rüyasında görünecekler. Bilinçli bir şekilde geçen zamanın farkındadır, bu yüzden aklı çoğu zaman anılarını “ortaya çıktığı” yıl ile eşleşecek şekilde günceller (böylece 90’ların gösterisi diğer flashback bölümleriyle çelişir).
Karakterlerin yaşları değişmezken, Simpsonlara olan olaylar kesinlikle oldu. April Fools gösterisini izleyen bölümlerin önceden olduğundan çok daha zeki. Karşılaştıralım mı?
Nisan 1993’ten Önce Örnekler
Bart bir IQ testinde hile yapar
Homer içmekten vazgeçmeye çalışır
Marge, Homer’ı aldatmayı düşünür
Lisa öğretmenine aşık olur
Evet, bazı tuhaf çizimler vardı, ama genel olarak oldukça sıradan şeyler vardı. Çoğu insan için sıradan bir şey yoktu.
Nisan 1993’ten Sonra Örnekler
Homer uzay boşluğuna gider
Müdür Skinner bir taklitçi olarak ortaya çıkar
Bay Burns, Loch Ness Canavarı’nı yakalar
Homer, doğu ABD’yi devralan bir super kötü adam için çalışır
Bart ve Homer bir yarış atı alırlar ve jokeylerin gizli topraklarını keşfe çıkarlar.
Açıkça bu Homer’ın hayal gücü vahşice koşuyor. Gerçek dünya kısıtlamaları olmaksızın, Homer’in zihni kendisine ve ailesine, bir Grammy kazanmasıyla ilgili fantezilerdeki senaryolarını hayal edebiliyor. Babası gömülü WW2 hazinesi için patronuyla dövüşüyor, karısı meme implantları alıyor,kız çocuğunu boğulmaktan kurtarıyor ve benzeri bir çok hikaye…
Ünlülerin masif görüntülerinin kısımlarıda kolayca açıklanabilir. Comas’taki insanlar, aynı odada bulunan insanların neler söylediğini duyabiliyor. Homer fiziksel olarak tepki göstermezken, zihni bu bilgiyi işler ve hayallerine dahil eder.
Belki hemşire radyoyu açık bırakır ve Homer bir Lady Gaga şarkısı duyar. Aniden bunlar kafasında canlanmaya başlar.
Ailesi,ziyarete gelerek Homer taburcu olduktan sonra gidecekleri Mel Gibson’nın yeni filmi hakkında konuşurlar.
homer: tanrım sana bir soru sormak istiyorum, hayatın anlamı nedir?
tanrı: homer, sana bunu söyleyemem.
homer: hadi ama!
tanrı: öldüğünde anlayacaksın.
homer: o kadar uzun süre bekleyemem!
tanrı: 6 ay da mı bekleyemiyorsun?
homer: hayır şimdi söylemeni istiyorum!
tanrı: iyi peki. hayatın anlamı…ve bölüm bitiyor. bu sohbet de 62. bölüm yani 4. sezonun 3. bölümünde geçiyor, koma bölümünden tam 6 ay önce.
Ürpertici ama değil mi?
Homer’ın Tanrı ile konuşmasına geri dönersek, yaşamın anlamı nedir? Ya da en azından Homer’ın hayatı? İyi yaşam, farklı insanlar için farklı anlamlara sahip olabilir ve kişinin varoluşunun bir amacı ya da sebebi parmak izleri kadar eşsiz olabilir. Homer için, büyük amacı barizdir – o eğlendirmek için burada. Hayalleri, hayali maceraları, milyarlarca eğlence sağladı ve onlarca yıldır bunu yapmaya devam edecek.
Aptal ve kilolu bir geveze için hiç de fena değil.
