Sen Anlat Karadeniz’in İnadı ve Umudu ‘Nefes ile Tahir’
Merakla beklenen Sen Anlat Karadeniz’in 10.bölümü öyle bir geldi ki resmen bomba etkisi yarattı. Hem Nefes ve Tahir arasında olanlarla hem de gelişen diğer olaylarla birlikte oldukça heyecanlı bir bölümdü. Kendimce 9.bölümde bir tık azaldı heyecan diye düşünürken 10.bölümde tekrardan bunu alevlendirdiler. Burdan yazarlarımız Ayşe Ferda Eryılmaz ve Nehir Erdem hocalarımıza binlerce kez teşekkürler, bizi her hafta böyle mükemmel bir diziyle karşılaştırdıkları için…
Ufak ufak bölüm analizlerimize başlayalım bakalım. Öncelikle Berrak’ın nerden ve nasıl geldiğini bu bölüm açıkça gördük. O da tıpkı Nefes gibi Vedat zede kurbanı. Ama şöyle bir farkla Berrak ciddi anlamda Vedat’ı seviyormuş. Galiba annesinin hastalığıyla alakalı bir yardımı dokundu, ama Vedat hiçbir zaman yanlış ata oynamaz. Doğru ata yardım elini uzatmış, Truva atına… Bir kadın olarak Berrak’ı dövdüğü sahnede içim acıdı, şuan Berrak’tan yeterince haz etmesem de sanki Berrak saf değiştirecek gibi hissediyorum. Mesela Nefes’i delirtmeye başlayan o ilacı kullanmamakla başlayabilir ama neyse… Ve bence bu durumu Yangaz Fatih çözecek, demişti dersiniz…
Şimdi gelelim ‘bizimkine’. Yani Tahir’in deyimiyle Yiğit’e. Okula yazıldı bu bölümde sonunda. Balım’la aynı okulda olmak istediği için Tahir abisi ufak bir miktarda yardımda bulundu. Karadeniz’in kimseden korkmayan Deli Tahir’i Nefesten nasıl korktu hepimiz gördük. Ama Tahir hanımcı olmak iyidir,bilirsin. Sen de baş ‘Hanımcı’lardansın, hep böyle kal miss. Belki de bölümün Tahir&Nefes sahneleri haricinde ki en naif sahnesi Yiğit’in Tahir’e “Benim velim olur musun?” dediği yerdi. Türk dizi klişelerini bir kenara bırakarak ‘Sana baba diyebilir miyim?’ diye değil, kendine annesinden sonra bir dayanak isteğinde bulundu. Bu da Yenilmez Takım’ın Denizden Gelen Kaplan’ı Tahir abisi olacaktı tabi ki. Aralarında bağ çok başka, Nefes’e duyduğu sevdanın çok çok ötesinde…
Veee gelelim beni kalbimden pıt pıt vuran o güzel sahnelere… Nefes’e gidelim dedikten sonra Nefes’in ne tepki verdiğini bir hafta bekledik biliyorsunuz, meğer tepki vermemiş… Neyse, Tahir ona kıyamıyor, o Tahir’e kıyamıyor derken iki arada bir derede kaldılar. Bir yanda aşklarının baş engelcisi Mustafa Kaleli, onun biricik anası Saniye Kaleli ve dedikoduya ölümüne meraklı Karadenizliler…Diğer yanda “geberdikleri” aşkları… Önce annesine haykıran sonrasında Nefes’in suratına “Geberiyorum ula geberiyorum!” diye haykıran Tahir Kaleli, seni cidden Saniye Kaleli mi doğurdu ya? Ben buna cidden inanmak istemiyorum. Sen nasıl güzel bir adamsın öyle. Bu güzel sahne için tık tık aşağıya ekliyorum. Hemen izleyin çünkü ben iki gündür 100 kez falan izledim galiba.
[youtube]https://www.youtube.com/watch?v=zOV2XXYh6oA&t=356s[/youtube]
Bölümün en eğlenceli yeri de Nefes’le konuşmak için köşe kapmaca oynayan Deli Tahir’di. Bir sahne öncesinde “Bu çocuk hep ayakta, dağda, kayalıklarda. Az bu çocuğa oturarak sahne yazın.” Diye isyan etmiştim, çocuk evde kahve içti ya ? Sonunda biricik oğlu Yiğit’le anlaşarak Nefes’i yakaladı ama Tahir’in mimikleriyle dolu olan bu sahne çokta unutulmayacaklar arasına girdi bile.
Diğer en sevdiğim sahnede yaklaşık olarak 10 saniye falan sürdü ama ben çok sevdim. Nefes’in camına taş atınca başka birinin taş atma ihtimaliyle deliren Deli Tahir’leri sevin arkadaşlar. Bu türden çok bulunmuyor. Bir tane ve Karadeniz’de var onu da Nefes kaptı biliyorsunuz ? Bölümde emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Haftaya Sen Anlat Karadeniz’in 11.bölümünde görüşmek üzere…