Oyuncak Bebek Mandy’nin Gerçek Hikayesi
İçimizi ürpertmesinin yanında hüzünlendiren de bir bebeğin; Mandy’nin hikayesini Pigmelaf.com Sosyal içerik Platformu olarak sizler için araştırdık,derledik.
-O halde haydi anlatmaya başlayalım.?
Mandy The Doll adında ki bu tüyler ürperten porselen bebeğin 1900’li yıllardan itibaren günümüze geldiği düşünülmektedir. Nerede üretildiği kesin olarak bilinmese de Almanya’da üretildiği düşünülmektedir. Kesin bir bilgi olmamasına rağmen o dönemlerde yaşlı olan bir adam kış aylarında bir gün sokak arasında yürürken boş bir evden bebek ağlama sesi duyar ve merak duygusu ile o eve girer. Evin içinde ağlayan bebeği bulmaya çalışırken bodrum katından geldiğini anlar ve kapıyı açmaya çalışır. Hiç beklemediği bir manzara ile karşılaşır ve anne ile küçük bebeğinin bu ıssız bodrum katında cansız bedenlerini bulur. Adamın dikkatini çeken bir detay daha vardır…Porselen bir bebek.
Ev yıllar sonra bir kadına satılır içindekiler ile birlikte. Mandy de bu kadının olmuştur. Zaman geçtikçe porselen bebek kadına fazlasıyla huzursuzluk vermiştir ki kadın evi satmaya karar verir. Bu ev daha sonra ikiz bebekleri olan bir aileye satılmıştır ve bu ailede bu evden rahatsız olmuştur. Bu evde vakit geçiren ailelerin ortak söylediği ise bodrum katından gelen bir bebeğin ağlama sesleriydi. Ağlama sesleri hiç kesilmemişti. Bodrumu kontrol etmek için indiklerinde hiçbir şey bulamamışlardır. Yukarı kata çıktıklarında ses tekrar duyulmaya başlar ve camların kendiliğinden açıldığını fark ederler. Sonra ki zamanlarda aile ikiz çocuklarını çocuk felcinden kaybederler.
1991 senesinde bu lanetli olduğu düşünülen oyuncak bebeği de Kanada’da bulunan müzeye bağışlamaya karar verirler.(Quesnel Museum) Bebek evden gittikten sonra ağlama sesi kesilir ve müze bebeği kabul eder. Asıl olaylar o zaman başlar. Güzelliği ile ön plana çıkan bu porselen bebeğin yüzünün sağ tarafında ufak çatlaklar ve kırıklar vardır. Müzede ki ilk gecesinde prosedür gereği bebeğin üzerinde kumaştan bir elbise vardır ve bebek bir gece boyunca plastik torba içinde bulundurulmuştur. Bu nedenle kumaşın üzerinde haşere olmasına karşın önlem alınmıştır. O gece müzede çalışan bir görevli sabaha kadar bebeğin poşetinden hışırtı sesleri geldiğini söyler.
(Bebek bir şekilde hareket mi etmişti?)
Oyuncak bebek Mandy’nin de ufak bir oyuncağı bir kuzu vardır. Bebek yalnızlık çekmesin diye müzede ki görevliler tarafından Mandy’nin yanına konulur. Müzede ki ilk zamanlarında Mandy kuzusu ile birlikte cam bir fanus içerisinde sergilenmek için hazırlanır. Ertesi gün müzede çalışan görevliler geldiğinde kuzunun fanusun dışında yerde bulunmuştur. Müzede görevli olan pek çok çalışan açıklanamayan olaylara şahit olmuşlardır. Mandy’nin sergilendiği odada dolaşan görevliler cama vurulma sesi geldiğini ancak baktıklarında sesin kesildiğini ancak Mandy’nin elinin cama dokunur vaziyette bulduklarını söylerler. Müzede çalışan görevliler özellikle geceleri müzede ayak sesleri duyduklarını ve ağlama sesi geldiğini söylerler. Kısacası Mandy’nin bulunduğu evde yaşananların müzede de yaşanmaya başladığı fark edilmektedir. Mandy’nin yanına başka bir oyuncak bebek konulmak istenmemiştir çünkü bir şekilde Mandy’nin o oyuncak bebeğe zarar vereceğine inanılır.
Bebek müzede sergilenmeye başladığı ilk geceden itibaren açıklanamayan olaylar yaşanmaya başlar ve ağlama sesi hiç kesilmez. Bu sesler müzenin bodrum katından gelir. Görevlilerin öğle yemeklerinin açıklanamayan sebeplerle buzdolabından kaybolduğu fark edilmektedir. Müzeye gelen ziyaretçilerin Mandy’nin etrafında dolaşırken kendilerini nedensiz yere mutsuz hissettiklerini ve elektronik aletlerinin bozulduğunu belirtmişlerdir. Mandy’nin el ve parmaklarının hareket ettiğini kendilerini izlediğini söyleyen pek çok kişi de olmuştur. Söylenenlere göre Mandy yalnız kalmak istemediği ve yalnızlığı sevmediği gözlemlenmiştir. Bu nedenle müze çalışanları özellikle geceleri Mandy’i yalnız bırakmamaya çalışmışlar, küçük bir bebek sever gibi ilgi göstermişlerdir. (Acaba küçük bir bebeğin ruhu Mandy’nin içinde olabilir miydi?)