Winnie The Pooh Hakkında Bilinmeyen Gerçekler
Winnie the Pooh’daki karakterlerin hepsi akıl hastalıklarını temsil ediyor
Winnie the Pooh karakterlerin hepsi akıl hastalıklarını temsil ediyor olabilir mi? Kitapların, Tv programların, filmlerin üzerinden Winnie the Pooh ve Hundred Acre Wood’daki arkadaşlarını izleyerek büyüyen nesillerce çocuklar oldu. Her karakter oldukça değişik, bir o kadar sevimliler, ayrıca masumlar ya da masum olduklarını düşündük. Fakat Winnie the Pooh hakkındaki hikayelerin içinde gizli bir mana saklanmış olabilir mi? Pooh’nın sakin ve mutlu avuntusu, Tavşanın deliliği ya da Eeyore’nin kasvetli bakışı çocuklara akıl hastalıklarını öğretiyor olabilirler mi?
Çocuk edebiyatında akıl hastalıkları bir hayli yaygın, gerçi açıkça belli olmayabiliyor. Winnie the Pooh’de açık bir mecaz var, öyle yada böyle AA Milne kitapları yazarken okuyacak olan çocuklara bir şeyler mi öğretmek istedi? Eğer Pooh ve arkadaşları çocuklara akıl hastalıklarıyla ilgili bir şeyler öğreteceklerse, o zaman öğretsinler bakalım. Sosyal İçerik Platformu adına sizi incelememiz ile baş başara bırakıyoruz. Karar sizin…
Ayı Pooh ADHD ile mücadele ediyor.
Pooh bir takım ruhsal bozukluklar yaşayabiliyor. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (ADHD) Pooh’nın davranışlarına yansıyor. Dikkatsizliği, dağınık düzensiz düşünceler sergilemesi, rastgele konuşmaları ve unutkanlığı ön planda.
Sanırım Piglet acil ilaca başlaması gerek.
Ah be Piglet. Hayatını telaşlı bir koşuşturma içinde yaşıyorsun. Olan şeyler yada olacak olan şeyler için sürekli endişeli bir bekleyiş içinde. Ani hareketler ve sesler örneğin Tigger’dan gelen sesler Piglet’ı saklanmak için koşturtabiliyor. Dikkati dağılmış sakin olan Pooh’a sığınıyor. Sanırım Piglet’ın genelleştirilmiş anksiyete bozukluğu var.
Roo Otizm Spektrum belirtileri sergiliyor
Roo annesi Kanga tarafından aşırıcı derecede korunaklı ve kendisi otizm ile ilgili sinyaller veriyor. Annesinin sık sık nasihatlerine ve uyarılarına rağmen Roo, kendini her zaman etrafında neler olup bittiğini aldırmayarak merakla hiç anlamadan kendini hep bir tehlikenin içinde buluyor. Aynı zamanda annesinin kesesinde sessizce ve etrafıyla ilgilenmeyerek oturmayı da tercih ediyor. Bu iki uç nokta onu otizm spektrum adını koyabiliyor.
Tigger Hiperaktivite ve Dürtüsellik arasında zıplıyor.
Tigger’ın teşhisi akılsız olması. Hayalperest kaplan bir saniye yerinde duramıyor. Oda klasik bir (ADHD) (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) vakası. Hiperaktiviteyi eklemeye unutmayalım. Dinlenirken bile müthiş hareketli. Tigger ayrıca zayıf dürtü kontrolü de sergiliyor. Ne yaparsa yapsın herkesin benzer şekilde ona bağlandığını varsayıp İstenmediği yerde zıplayıp duruyor.
Eeyore Kronik Distimik kabusuyla yaşıyor
Eeyore çocuk edebiyatında en mutsuz karakterlerden biri olmalı. Tavırlarında ağır depresyon halleri mevcut. Bu özellikle Kronik Distimik’te yaygın. Zavallı Eeyore sürekli mutsuz ve depresyonda. Güzel şeyler olduğunda bile depresif bir hal sergiliyor. Sanki her zaman mutsuz görünmek onun için bir eğlence, ya da mutsuz görünmek onu rahatlatıyordur.
Kanga Sosyal Anksiyete Bozukluğu çekiyor
Kanga endişeli olmak için iyi bir sebebi var. Geleneksel toplumda bekar bir anne olarak yaşıyor. Dikkati dağınık oğlu Roo için üzülüyor. Bir partneri olmadan evladına nasıl destek olurum diye endişeleniyor. Kim bilir, Roo suçlu bir çocuk olarak büyümeye devam edebilir. Bu ve başka tür tehlikeler Kanga’yı tetikte tutup oğlunu kesesinde korunaklı bir şekilde tutmak istiyor.
Rabbit’in dünyası OCD (Obsesif Kompulsiv Bozukluğu) ile sarsılıyor.
Rabbit her anını düzenli bir şekilde ayarlıyor olmalı. Hayatını ve herkesi gergin bir enerjiyle sayması, tekrar tekrar sayması, düzenlemesi ve tekrar tekrar düzenlemesi, ki bu arkadaşlarının hiç hoşuna gitmiyor. Her hangi bir şey yerinde olmayıp düzensiz olduğunda, biri mutlaka Rabbit’in öfkesini hemen hisseder. Onun tüm dünyası, Obsesif Kompulsiv Bozukluğu üzerinde bir leke gibi kalacak.
Christopher Robin Şizofreni belirtilerini yansıtıyor
Christopher Robin Hundred Acre Wood ormanındaki tek insan. Çünkü ona göre bütün karakterler onun için birer doldurulmuş hayvan. Pooh’nın bütün dünyası onun hayal gücünde bir hayal ürünü. Belli ki oğlanın inandırıcı bir hayal dünyası var ki, şizofreni olduğu açıkça ortada. Sanılanın aksine, şizofrenilik orada olmayan şeyleri görüp duymanıza sebep olmaz, bir nevi “Split Mind” (Ayrık Beyin) olarak tabir edilir. Gerçeklikten ayrılmak. Bundan dolayı onun en büyük koleksiyonu da hayvan arkadaşları.
Owl, Disleksi olmanın bir ayrıcalık olduğunu ıspatlıyor
Winnie the Pooh’nın dünyası genelde yanlış yazıldığını farkettiniz mi? Harflerin baş aşağı ya da tersine yazılmış gibi. Hundred Acre Wood’daki hayvanların arasında sadece Owl’ın okuma yazması var. İşte o sevimli yazıları yazan bu bilgili Owl oluyor. Owl’ın ne kadar akıllı ve eğitimli olduğunu biliyoruz. Çektiği disleksi bir insanın (yada bir baykuşun) akıllılığından ödün vermez.
Winnie ayrıca Dürtüsellik Obsesif Düşkünlüğü ile de uğraşıyor
Winnie the Pooh gerçekten tam bir karmaşa olabiliyor. Öz-disiplin ile sorunları var. Sadece tek bir şey için kafayı takmış durumda: bal. Eğer bir şeyi istiyorsa onu alır. Sonuçlarını çok fazla düşünmeme gibi bir eğilimi var. Bir kez bala düşkünlüğünden dolayı kendi evin kapısında sıkıştığı olmuştu.
Benlik Saygısı Yaralanmaları
Pooh ve Piglet çok iyi arkadaşlar. Piglet, Pooh’ın verdiği sakin varlığından hoşlanıyor, Pooh’da Piglet’ın ona, yukarı doğru bakıp onun rastgele maceralarına katmayı seviyor. İkisi de aynı psikolojik durumu paylaşıyorlar.
Pooh ve Piglet, erken tanı olan benlik saygısı yaralanmaları ile mücadele ediyorlar. Bu durum Pooh’ın apaçık düşüncesiz doğasını kilosu ile ilgili güvensizlik yaşamasını, Piglet’ın endişeleri ise, küçüklüğündeki sevimli ruhu bir noktada ezilmiş olduğunun göstergesi.
Owl’ın Görkemli davranışı Narsistik Kişilik Bozukluğu olduğu öne sürülüyor
Owl her şeye bilgelik taslayan, varsayım üzerinden konuşarak bütün baykuşların bilgi sahibi olduğunu savunuyor. Herkesi kendi bakış açısı ile görmesini istiyor. Derinlerde güvensizlik hissi var, fakat bunu asla açığa çıkartmıyor. Onun yerine kibirli görünerek bütün hayvanların üzerinde lordluk taslayarak üstün görünmeye çalışıyor. Bunlar tipik bir narsistik belirtileri.
Winnie the Pooh’ın Yeme Bozukluğu var
Pooh’ın obezitesi saplantı haline getirdiği balı ile bağlantılı. Ne zaman duracağını bilmiyor. Kilosu onu yeterince utandırıyor, fakat kendini sıradaki bal küpüyle sarmaş dolaş olmasını engellemiyor. Aşırı yeme isteğini, kendine güvensiz duygusunu bastırmak içinde bu altın iksiri tüketiyor olabilir.