Unutma! Mükemmelsin: Mehmet Arslan – M’ars
Mehmet Arslan, 25 yaşında Feniks imzasıyla raflarda yerini alan M’ars isimli kitabın genç yazarı. Enerjisi, farklılığı ve doğallığı ile sosyal medyada da bir fenomen olan Mehmet Arslan, kalemiyle pek çok insanın yüreğine hitap ediyor. Uçsuz bucaksız galaksi aleminde ruhu güzel bu adamı ve onun kaleminin ruhundan dökülen M’ars’ı tanımak için okumaya devam edin!
Cevaplarıyla, varlığıyla, samimiyetiyle bize kendisini ve M’ars’ı anlatan Mehmet Arslan ile tatlı bir röportaj yaptık. Dilerseniz daha fazla lafı uzatmayalım ve sorulara geçelim.
-
Öncelikle bizimle röportajı kabul ettiğin için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz.
-
Biz seni tanıyoruz ama seni hiç tanımayanlar için; Mehmet Arslan kimdir ve neler yapar?
Mehmet Arslan kimdir? Güzel soru. Bazı insanlar kendini tanımlamaktan çekinirler ya da kaçarlar fakat ben tam tersine her zaman kendini anlatmayı seven biri oldum. Özgüven hayatımın ana kelimesi diyebilirim. Acılarımdan doğan bir özgüven. Toplum içinde ayakta kalmaya ve hayatını sürdürmeye çalışan biri olmama rağmen toplum tarafından sürekli kalıplara sığdırılmaya çalışılan biri oldum. O kalıplara sığmadan ve kendimi yıpratmadan bugünlere gelebildim. Kısaca klasik bilgiler vermem gerekirse; 25 yaşında, doğma büyüme Ankara’lı ve Düzce Üniversite’si işletme bölümü mezunu taze bir yazarım.
-
Klasik ve herkese sorulan bir soru ama yazmaya nasıl başladın? İlk ne zaman karar verdin? Ve bu kararı vermene etken sebep neydi?
Yazma serüvenim iki sene önce başladı ve ben bunu ilk deneyimim sanarken anılarımın beni geçmişe götürmesi ile çocukluğumda resimli bir hikaye kitabı yazdığımı hatırladım. Bu anıyı kolayca hatırlayamamın sebebi o kitabın aniden kaybolması yüzünden. Nerede olduğunu hala bilmiyorum fakat bana ilk ilham olan hikaye kitabımı saklamayı çok isterdim. Gelelim asıl başlangıcıma. M’ars adlı kitabımı yazma maceram. İki yıl önce sosyal medya üzerinden aldığım kötü bir tepki karşısında ağlarken aldığım bir karardı. Dolmuşluk hissinin getirdiği bir güçle. İnsanlara bir şeyler öğretebilmek adına verdiğim kararların toplanmasıyla başladım yazmaya.
-
M’ars ismindeki tatlı gizem nasıl oluştu?
Çocukluğumda her ne kadar gizemli olmayı seven birisi olsam da asla başaramadım. Hep göz önünde olan ve yorumlanan kişi oldum. Ben de bunu başaramasam da kendime takma isimler bulmaktan asla vazgeçmedim. En sevdiğim M’ars yani Mehmet Arslan isminden oluşan bir birleşimdi. Bendeki anlamı ise o gizliliği sağlamak adına uçsuz bucaksız galaksi aleminin ortasında kıpkırmızı bir şekilde çekinmeden parlamayı başarabilen Mars gezegeninin metaforuydu. Aynı zamanda her ne kadar çekinmeden parlamayı başarsa da kırmızı renginin bende uyandırdığı utangaçlık hissiydi. Hem utangaç hem de korkusuz. Tıpkı benim gibi.
-
Senin gözünden M’ars’ın hikayesini dinlemek istesek neler söylerdin?
Tek kelimeyle ifade etmeyi çok isterdim fakat anlatılanların hepsi yaşadığım olayların birer sentezi. Bu zamana kadar tanıdığım tüm insanlardan aldığım özellikleri belli başlı karakterlerde toplamaya çalıştığım bir roman. İnsanlarla yaşayabilmek ve aslında onlarsız da olamamak aslında. Diğer insanlardan darbe yerken arkadaşlık kavramı altında başka insanlara sarılmak.
-
M’ars sadece bir kitleye hitap eden bir kitap değil. Her geçen gün biraz daha büyük kitlelere ulaşacaksın peki yıllar sonra arkanda nasıl bir etki bırakmak istersin?
Belki büyüyeceğim belki de olduğum yerde sayacağım. Bilmiyorum fakat bildiğim birşey varsa oda yıllar sonra birisi bu kitabı tesadüf eseri bulup okumak istediğinde öğrendikleriyle hayatına devam ederse benden mutlusu olamaz.
-
Hızlı bir şekilde çok satanlarda yer almaya başladın. M’ars ilk çıktığında böyle bir etki yaratacağını biliyor muydun?
Ben hala kitabımın çıkıp çıkmadığını anlayamıyorum. Her şey nasıl bu kadar hızlı gelişti anlayamadım. Daha dün gecelere kadar yazarken bugün kitabım baş ucumda duruyor. İnanılmaz bir his. Kitap çıktığında yavaş yavaş büyürüz diye umarken her geçen gün DM kutumda kitabı satın alanların fotoğraflarını buluyorum.
-
Kitabın biraz dışına çıkarsak eğer yazmakla alakalı ne düşünüyorsun yeni bir yazar olarak. Yazmak için önce hissetmek gerekir derler. Sence de öyle mi?
M’ars benim ilk kitabım ve okuyucuya kendi hayatımdan kesitler sunuyorum. Hissiyatla ilgili görüşe tamamen katılıyorum. Çoğu insan yazarken yaşadıklarından da ilham alarak bir şeyler ortaya çıkarırlar ve o an anılarını zihinlerinde canlandırarak hissederler. Bende tüm kitap boyunca yazdığım komik bölümlerde gece yarılarında kahkahamı tutamayarak gülerken, acı dolu bölümlerde ise gözyaşlarımın süzüldüğünü hatırlıyorum.
-
Yazmadan önce planlar yapıyor musun yoksa o an yazmaya başlayıp ona göre mi ilerliyorsun?
M’ars’ı yazma süreci boyunca her yazdığım bölüm sonrası gelecek bölümde ne yazacağımı düşünerek not ederek devam ettim. Yani daha önceden düşünmem gerekiyor. Ana olayları düşündükten sonra ara olayları ve esprileri yazarken düşünüyorum ve zaten gerisi akıp gidiyor.
-
Peki yine klasik bir soru soralım yazmak için özel bir ortam, müzik gibi ihtiyaçların oluyor mu yoksa istediğin her yerde her an yazabilir misin?
Genellikle yatağımda uzanırken laptobumu kucağıma alarak tamamladım kitabı. Ama arkadaşlarımı beklediğim sırada telefonumun not bölümüne bir kaç bölüm yazmışlığım da vardır.
-
Can alıcı bir soru soralım sana; kimsenin okumayacağını bilsen yine yazar mıydın?
Kitabımı yazma amacım birilerine ulaşmak ve iyi gelmekken, kimsenin okumayacağını bilsem kitabımı çıkarmazdım. İnsanların okuyarak kendilerini hatırladıkları ve geliştirdikleri bir toplumda bende onlara kitabımla ulaşmaya çalıştım. Umarım başarabilirim.
-
Peki M’ars için senin hayatından pek çok parça var diyebiliriz. Yazmaya devam ettiğinde yine bu tarz mı yazmayı düşünüyorsun yoksa bir gün senin kaleminden bir aşk romanı ya da şöyle diyelim bir kurgu okuyacak mıyız?
Şu an aylardır kafamda dönüp duran bir gerilim kurgu üzerine çalışıyorum. Eğer çok iyi bir iş çıkarabilirsem ki olacak. İşte o zaman her şeyin değişeceğini düşünüyorum.
-
Sana göre yazmak bir yetenek işi mi yoksa öğrenilebilir mi?
Bence her ikisi de. Ben çok fazla kitap okuyarak öğrendiğimi varsayıyorum.
-
Okuyup beğendiğin yazarlar var mı?
Tabi ki var. Çok klasik olacak ama Dostoyevski diyeceğim. Kitap okuma alışkanlığımın temel taşıdır kendisi. Kitap okumaya Suç ve Ceza okuyarak başlayan insanlardan biriyim. Beni ne kadar etkilediğini ve kitabı defalarca okuduğumu hatırlıyorum. Türk yazarlardan Elif Şafak’ın neredeyse tüm kitaplarını okudum. Sarah jio da anlatımı ve olay geçişleriyle beni etkileyen yazarlardan.
-
Senin için özel kitaplar var mı?
Beni şu zamana kadar etkileyen tek kitap ‘Mucize’ isimli kitaptır. Kitapta anlatılanlardan etkilenmekten çok yaşanmışlıklarımı bulduğum için beni çok etkilediğini düşünüyorum.
-
En son hangi kitabı okudun?
Ray Bradbury – Fahrenheit 451
-
Gelecek ile ilgili planların var mı? Yazmaya devam etmeyi mi düşünüyorsun yoksa kendini başka bir yerde mi görüyorsun?
Ne zaman gelecek ile ilgili bir plan kursam gerçekleşmedi ya da çok başka şeyler oldu. O yüzden kendimi bir yerlere koymaktan çok kendime bir süre belirledim. Hangi alanda bilmiyorum ama iki yıl içinde çok iyi bir konuma gelerek kendimi gerçekleştirmeyi planlıyorum.
-
Seni az çok tanıyan biri olarak soruyorum; insanlarda tahammül edemediğin hareketler nelerdir?
Bu zamana kadar tanıştığım insanlarla bağımı koparma sebebim genelde değişmelerinden dolayı oldu. Ben her zaman yeniliğe açık alanda değişirken onlar karakter olarak değişmeyi tercih ederek yollarına devam ettiler. Ben ise kendimi değiştirmeyi kabul etmediğim noktada da ayrıldık. Tahammül edememe noktasında çok sabırlı bir insanımdır. Birçok şeyi görmezden gelirim. Karşımdakini beşeri olarak değerlendiririm. Fakat işler değiştiğinde yani karşımdaki sınırımı aştığında sinirli birine dönüşebiliyorum. Artık hayatıma insan almaktan çok elimde olanların değerini bilme noktasındayım.
-
Sen genç bir yazarsın ve Feniks ile bugün yazdıklarını kitap haline getirebildin. Peki senin gibi yazanlar için söylemek istediğin bir şey var mı?
İçinizde ve aklınızda ne varsa kelimelere dökün. Korkmayın. Her yolu deneyin. Yayınevlerinin yakasını bırakmayın. Elbet birisi sizin değerinizi anlayacaktır.